İftar Nedir

İftar, oruç açmak, oruç bozma vaktidir. İftar vakti, oruç yasaklarının sona erdiği vakit olup, aynı zamanda güneşin batma vaktidir. İftarın zıddı ise imsak ile ifade edilmektedir. Kaldı ki sözlükte imsak tutmak ve iftar ise açmak demektir.
Orucun başlangıç ve sonu Kuran-ı Kerim’de şu şekilde belirtilir: “…Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun…” (Bakara, 2/187)
Gündüz ve gecenin teşekkül etmediği bölgelerde oruç süresi, buralara en yakın normal bölgelere göre belirlenir.
Bir Kudsî hadiste şöyle buyurulur: “Kullarımın bana en sevimli olanı, onların iftarda en acele edenidir” (Tirmizî, Savm, 13). Enes b. Mâlik (r.a)’ten, Hz. Peygamber’in iftar etmedikçe akşam namazı kılmadıkları, hiç değilse bir yudum su içtikleri rivayet edilmiştir. İftarda acele etmenin sebebi şudur. Yahudi ve Hristiyanlar, oruçlu oldukları zaman iftarı yıldızlar görülünceye kadar geciktirirlerdi. Onlara benzememek için iftarı acele yapmak müstehap sayılmıştır. Sahuru son vaktine kadar geciktirmek de müstehaptır.
Resulullah (s.a.v) iftar zamanının sevincinden söz ederken şöyle buyurmuştur: “Müminin kendisiyle neşelendiği iki sevinci vardır. Birisi iftar vaktindeki oruç bozma sevinci, diğeri Rabbına kavuştuğu zamanki (orucunun mükâfatı ile) sevincidir” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163, 165)
İslâm ülkelerinde ve müslümanların yoğun olarak yaşadıkları yerlerde, iftar vakti gerçekten çok farklı olur. Hanımlar evlerde iftar hazırlığı yaparken, dışarıda da yoğun bir trafik yaşanır, iftar verenler ve iftara gidenler zamanla yarışır. Oruç tutan çocuklar da saatlere bakışır ve imsakla başlayan or uç yasakları kalkınca, Besmele ve dualarla oruçlar açılır. İşte oruç mükâfatının iftar vaktinde dünyaya yansıyan ruhsal ve toplumsal heyecanı! Bolluk, bereket ve huzur…
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor: Kim bir oruçluya iftar verirse, onun (oruçlunun aldığı sevap) kadar sevap alır. Oruçlunun sevabın dan da bir şey eksilmez (sevab ortadan bölünmez). (Tirmizî – Nesâî – İbni Mâce)
Allah rızası için yapılan her şey çok güzel ve çok sevap olduğu gibi, Ramazan ayında iftar ver mek de kuşkusuz çok güzel ve çok sevaptır.
Hz. Peygamber (s.a.v.)den iftar ederken okuduğu bazı dualar nakledilmiştir:
“Allahümme leke sumtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkıke eftartü, fe tekabbel minnâ. İnneke Sumte’s-semiu’l-âlim.”
Anlamı: “Allahım! Senin için oruç tuttum. Sana iman ettim. Sana güvenip dayandım. Rızkınla iftar ettim. Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz Sen, her şeyi işiten ve bilensin”
Başka bir dua şöyledir: “Zehebe’z-zamen, ve’bteleti’l-urûku ve sebete’l ecru inşâallah”
Anlamı: “Susuzluk gitti. Damarlar ıslandı. İnşâallah sevap sâbit oldu” (bk. İbn Mâce, Sıyâm, 48; İbn Kayyim, Zâdü’l-Meâd, II, 52).
Kısaca şöyle de dua edilebilir: “Ya vâsia’l-mağfireti. vağfirlî ve li vâlideyye ve li’l-mü’minîne yevme yekûmu’l hısâb”
Anlamı: “Ey bağışlaması bol olan Allah’ım! Beni, ana-babamı ve bütün müminleri hesap gününde mağfiret et” (bk. İbrâhim Sûresi, 14/41; Tirmizî, Dua, 82). (Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi ve Ahmed TOMOR)