Sahur Nedir?

Sahur, oruç tutmak için gecenin son altıda birinde yenen yemektir. Sahur Vakti, oruç tutmak için yemeğe kalkılan vakittir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahur yemeğini bilhassa tavsiye etmiştir. Sahur ile ilgili hadis-i şerifler;
* Enes (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır. ” (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)
Bu Hadis-i Şerif’ten hareketle sahurda bulunan 9 fayda ve bereket şöyle sayılabilir:
1. Gündüz tutulacak oruç için kuvvet kaynağı olur.
2. Oruç tutmak isteyene gece yeme ve içmeyi mubah kılar. Çünkü İslâm’ın ilk dönemlerinde oruçlu uyuduğu zaman yiyip içmek o kişiye haram oluyordu. Daha sonra bu, ikinci fecrin doğuşuna kadar mubah kılındı.
3. Allah’a daha fazla ibadet etmeye vesile olur. Çünkü sahura kalkan kişi, abdest alıp namaz kılacaktır.
4. Ayrıca, sahur vakti, ibadete teşvik edilen vakittir. O vakitte sema kapıları açılır, rahmet iner ve dualar kabul edilir.
5. Oruca geceden niyet etme imkanı verir. Böylece niyet konusundaki ihtilaflar ortadan kalkmış olur.
6. Ehl-i Kitâb’a muhalefet edilmiş olur. Müslümanın orucu ile Ehl-i Kitabın orucu arasındaki fark sahur yemeğidir. Bu konuyla ilgili hadis-i şerif şu şekildedir: Amr İbnu’l-Âs (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir.” (Müslim, Sıyâm 46)
7. Sahur, necat vaktidir; kurtuluş vesilesidir.
8. Sahurda yani erken kalkmakta bereket vardır.
9. Sahur vakti uyanık olmak kişinin ömrüne bereket vesilesidir.
Sahur Vakti
Kur’ân-ı Kerim’de orucun vakti için kullanılan ifade gayet açıktır. “Şafağın beyaz ipliği, siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar yiyin, için ” (el-Bakara, 2/187). Bu ayette, vaktin sınırlarını tespit edecek olan unsur, oruç tutan kimsedir. Çünkü sahur ve iftar vaktinin sınırları tayin edilirken, “sizce” ifadesi kullanılmıştır.
Zeyd İbni Sâbit (r.a.) dedi ki: Biz Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık. Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. “Elli âyet okuyacak kadar” cevabını verdi. (Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47.)
İbni Ömer (r.a.) dedi ki, Resûlullah (s.a.v.)’in iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz.” İbni Ömer, “Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti” demiştir. (Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17; Müslim, Sıyâm 36-39)
Bu iki hadisten anlaşıldığına göre sahuru mümkün olduğunca geciktirmek, maksada daha uygundur. Zaten bilindiği gibi Resûl-i Ekrem Efendimiz, ümmetine en kolay gelecek uygulamaları yeğler ve tavsiye ederdi. Şimdi bir düşünelim; hiç sahur yapmasaydı, şüphesiz bu, müslümanlara zor gelirdi. Özellikle yaz mevsimi gibi uzun günlerde oruç tutmakta son derece zorluk çekilirdi. Yine gecenin yarısında sahur yapacak ve yaptıracak olsaydı, bu da beklenen kolaylığı sağlamaz ve uyku severlere o saatte kalkmak çok zor gelirdi. Netice itibariyle sahurun tamamen terkine sebep olabilirdi. O halde bu durumları dikkate alarak, sünnetteki uygulamaya uyum sağlamış olmak bakımından sahur yemeğini son vaktine kadar geciktirmek uygun olur.